Bu ifade bana, sanki politbüro denetimindeki bir kısım web sitelerinin olabileceğini anımsatmakta ama bakıyorum, çok da haksız değilmişim gibi geliyor, ülkemizin yetiştirdiği ressamlığı ile tanınan ancak sonradan siyasete duyduğu eğilimlerinden ve popülaritesine sağladığı katkılarından dolayı açtığı resim sergilerinden daha fazla toplumumuzun ilgisini çeken siyasi söylemleri ile ön plana çıkarak sivrilen, kariyer planlaması harikalarının ülkemizdeki en önemli temsilcisi olan Bedri Baykam, bu günlerde kendisine yapılan adi bir saldırının mağduru olmuş ve toplumumuzdaki vurdum duymazlığın, aymazlığın hangi boyutlara ulaşabileceği gerçeğini bizlere hiç de hakketmeden bıçaklanarak yaralanmasının yaşadığı acısıyla, ülkemizdeki bölünmüşlüğün ve birbirimize tahammülsüzlüğün hangi boyutlara ulaşmış olduğunu, kendisini bıçaklayarak yaralayan aşağılık katil sayesinde bir kez daha anlatmıştır.
Bu saldırı ile ilgili olarak gazetelerde yazılanları okuduğumuz zaman vardığımız sonuçlar bakımından ne kadar da karamsarlaştığımızı, ileriye aydınlık günlere bakan toplum olmaktan öteye, bir türlü baharın günlük güneşlik günlerini yaşayamayan bizlerin içerisinde bulunduğu toplumsal psikolojinin ağırlığını hissettirmekte adeta.
Bu günler ve yaşananların vebalini elbette birileri çekeceklerdir, ama bizim esas konumuz bu değil, esas konumuz kariyer planlaması ve geçmişte politbüro etkisiyle yaşananlardır.
Bu konunun gündeme gelişinde yaşanan tatsız saldırı olayının olması belki de söylediklerimi sevimsiz kılacaktır ancak bunun bir fırsat olarak değerlendirilerek aslında olmaması gerekeni, olması gerektiği gibi değerlendirme çabasından kaynaklanmaktadır.
Nedir olmaması gereken, ülkemize çalışmaları ve çabaları ile katkı sağlaması kurgulanmış olan bir insanın bıçaklı saldırıya uğramış olmasıdır. Peki olması gereken nedir, ülkemize çalışmaları ve çabaları ile katkı sağlamasının nasıl kurgulanarak bizlere ittirildiğinin anlatılabilmesi isteği ve arzusudur, ancak bu ikisinin bir noktada kesişmesi de sadece ve sadece şansız bir olgudur ama ne yapalım ki bizlerde bu kurgunun seyircileri olarak eleştiri hakkımızı kullanmaktan geri kalmamız gerektiğinin de bilincindeyiz.
Ressam Bedri Baykam hakkında basit bir araştırma yapacaksanız eğer, günümüzün teknolojik imkanlarından yararlanmak suretiyle Bedri Baykam’ı Google’larsanız karşınıza çıkan, kendi web sitesi başta olmak üzere, tüm yazıların aşağıda yapmış olduğum kısa alıntının bir kopyası olduğunu fark edeceksiniz.
Bedri Baykam1957 yılında Ankara’ da CHP millet vekili Dr. Suphi Baykam ve Yüksek Mimar Mühendis Mutahhar Baykam’ın ikinci çocuğu olarak doğdu. İki yaşında resim yapmaya başladı. Altı yaşında Ankara, Bern ve Cenevre’de ilk eserlerini sergiledi. Harika çocuk olarak tanımlandığı 1960’lı yıllarda Avrupa ve Amerika’nın birçok sanat merkezinde sürekli olarak sergiler açtı, büyük ilgi gördü. İstanbul Fransız Lisesi’ne devam eden Bedri Baykam 1975-80 arasında Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi, L’Actorat okulunda da aktörlük tahsili yaptı. 1980 yılında Amerika’ya taşınan sanatçı, 1984’e kadar California College of Arts and Crafts’da resim ve sinema eğitimi gördü. Yeni Dışavurumculuk akımının öncülerinden olan Baykam, 1987 yılına kadar Amerika’da kaldı.O tarihte İstanbul’a geri dönen Baykam bugüne kadar yarısı uluslararası olmak üzere 113 kişisel sergi açtı, sayısız grup sergisine katıldı. Bir çok kısa metrajlı film/videolar çekti, kısa ve uzun metrajlı filmlerde aktörlük yaptı. Baykam’ın yayınlanmış, yarısı siyasi 23 kitabı ve yapıtları hakkında 46 sergi kataloğu bulunuyor. Ayrıca, kendisi hakkında yayınlanmış 4 kitap mevcut.
Özenle seçilen kelimeler ile kurgulanmış neredeyse aradan tek bir kelimeyi çıkarırsanız tüm yazının anlamının kaybolacağı bir özgeçmişte üzerinde durulması gereken bazı ifadeler var ki tamda yazımızın konusunu oluşturmakta, aslen benim de yakından bildiğim, bir kişiliğin en baştan beri planlanan kariyerinin nasıl bizlerin önüne konduğunun en yakın tanığı olarak, Ankara’da başlamış olduğum ilköğretimimin en önemli ilk günlerinde, henüz okuma yazmayı bile doğru dürüst becerememişken yanımızda ki sınıfta okula yeni başlayan Bedri Baykam’ı neredeyse tüm okul camiası bir anda ismi ve yapmış olduğu resimleriyle okulun ilk günlerinden itibaren tanıyıvermiştik. Gösterilen ilgi ve alaka ile iç içe yaşadığımız Bedri Baykam’lı günler neredeyse tüm okul günlerimizdeki en önemli etkinliklerin başında geliyordu. Bir bakıyorduk Bedri Baykam sergisi, bir bakıyorduk Bedri Baykam günleri, ailesinin tanıttığı harika çocuk Bedri Baykam ve resimleri.
İlkokula yeni başlayan bir çocuk, ilk günden itibaren isterse Michelangelo gibi resim yapsın hiçbir öğretmen onu bütün okula hatta yaşadığı ülkeye tanıtacak kadar sergiler, toplantılar v.s yapmak suretiyle üzerinde durmaz, üstelik birde bunlara dönemin en popüler gazeteleri ve dergileri ile (Henüz TV diğer kitle iletişim araçlarının yaygın olmadığı ülkemizdeki kapalı dönemin yaşandığı bir dönem olduğunu da ayrıca belirtmekte yarar var.) önemli yazarları ve sanat eleştirmenlerini de katacak olursanız toplumsal olarak nasıl bir ittirmeceyle karşı karşıya olduğunuzu çok daha iyi anlayacaksınız.
Kim bilir Bedri Baykam’ın babası CHP milletvekili Dr.Suphi Baykam bu tanıtım kampanyaları için gazetecilere, sanat eleştirmenlerine, ayrıca iktidarda olan partinin basın üzerindeki etkinliğini kullanma imkanlarından yararlanmak suretiyle ne gibi ayrıcalıklar sağlamıştır ki, ilkokula yeni başlayan bir çocuk daha ilk günden itibaren harika çocuk olarak hepimize resmin Mozart’ı, yerli Matisse, genç usta, sanatın Jön Türkü(!), çimden biten sanatçı, sanat harikası gibi sıfatlar takılarak hepimize birden bire gazetelerde, dergilerde çıkan yazılar, resimler, söyleşiler, haberlerle tanıtılarak ülkemizin dahi çocuğu, üstün yeteneği haline getirilivermiştir.
Bu ise Bedri Baykam’ın, ebeveynleri tarafından hepimizin çok ustaca bir biçimde kullanılmasıyla, henüz ilkokul çağına bile gelmemiş olan bir çocuğun, kariyer planlamasının nasıl ve ne şekilde yapıldığının literatürlere geçecek kadar başarılı bir örneğidir. Elbette bu örnekten yola çıkarak ülkemizde aynı şekilde dahilikleri ve başarıları ile hepimizin gözleri önünde bizlere ittirilen ne çok insan olduğunu şöyle bir düşünün ve tüm bu kişilerin yanında gerçek yetenek sahibi olanların ise hakkettikleri mevkiye bir türlü ulaşamayanların acaba neden oralarda bulunduklarını da gözden uzak tutmayın.
Bedri Baykam’ın ülkemizdeki ekonomik, siyasi ve politik gelişmeler çizgisi ile neden bu kadar yakından ilgilenmekte ve futbola neden bu kadar ilgi duymaktadır acaba, ülkemizde ekonomi, politika ve siyaset adına birkaç kelime söyleyebilmeyi kendisinde hak olarak görebilecek kimseler varsa onların en sonunda gelenlerinden olmalıdır kendi ifadesiyle (B.B). (Ayrıca bu ifade sizlerde ne çağrışım yapmaktadır acaba? ) Bunu sadece sordum başka bir amacım yoktu ama Bedri Baykam’ın bunu bilmesi gerekirdi ki bu ifade hem seksi hem de çok ünlü bir Fransız oyuncunun simgesidir. Elbette seksi dediğim zaman aklıma gelen başka bir şey oldu, bir çoğunuzun bildiği üzere henüz internet denilen iletişim ağının yaygınlaşmamış hatta ülkemizde hiç bilinmediği zamanlarda Bedri Baykam popülaritesinin devamını sağlamak adına deneyimleri ve iletişim uzmanlarını kullanabilmenin imkanlarından faydalanabildiği dönemlerde yayınlanmakta olan önemli dergiler vardı ki bunların bir kısmı dünyanın en tanınmış porno dergisi olan “Playboy” isimli dergininin yerli versiyonlarından olanlarıydı ve Bedri Baykam, resimlerinde kullandığı modellerini nü fotoğraflarıyla bizlere en estetik şekliyle tanıtımını yapmaktaydı bu dergilerde.
Bir ülkenin çocuğunu düşünün ki o ülkedeki hiçbir ekonomik, siyasi ve politik gelişme süreci içerisinde bulunmamış, üniversite yıllarında ülkenin içerisinde bulunduğu gelişmeleri yaşamamış ama resmi web sitesinde o tarihlerde nerelerde bulunduğu ve neleri yaşadığı hakkında bilgi edinebildiğimiz Bedri Baykam birde bakıyorsunuz ki ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik siyasi ve politik atmosfer ile ilgili söylemlerinde mangalda kül bırakmamakta. Biz buna ancak hariçten gazel okuma diyebiliriz.
Hariçten gazel okumaların bir çok güzel örneklerini vermekte Bedri Baykam resmi web sitesindeki “Graffiti” lerinde. Dünyada graffiti örneğini görmemiş insanlara New York sokaklarındaki duvara yazdığı “aman allahım ya gelmezse” ifadesinin ne kadar da sanatsal bir öngörüyle yazılarak graffiti yapıldığını ve bunu da bazı gazeteci ile yazarlar aracılığıyla bizlere duvar sanatının birer harikası olarak ittirebildiğini söylemeye gerek var mı bilmem.

Şimdi iktidar partisinde henüz bizlere ittirilebilecek niteliklere sahip olduğu söylenebilecek genel anlamıyla ifade edilebilen bir sanatçı yok, bir ressam bir heykeltıraş olamayacağı da çok kesin ve net olmasına rağmen belki yakın bir gelecekte hattat yada minyatür sanatçısı önümüze konarak dünyada meşhur edilmeye çalışılacaktır ancak Bedri Baykam’ın bir zamanların iktidar partisi olan CHP’nin resmi sanatçısı olabileceği hevesiyle bizlere ittirilmeye çalışılan dahi çocuk olduğu kendisinin resmi web sitesinden ve internet dünyasındaki var olan bütün web sitelerinin birlik ve beraberliğinde ki politbüro etkisinden çok açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Ne yazık ki sanat var olduğu günden beri resmi olmayı bir türlü başaramamıştır ama bir kısım sanatçı(!)lar vardır ki onlar resmi olabilmeyi başarabilme üstün yeteneklerini hepimizde gösterebilmişlerdir.