Fatih Akın, The Cut (Kesik) Filmi Üzerine Notlar

cut

“Ve anladım ki, Türkiye kendi azınlıklarıyla ilgili siyasetini, sosyal hayattaki sorunlarını şimdiye kadar çözememiş. Hala bu konularla uğraşıyor. Evet, Avrupa’da bunu yapamadı ama söz konusu Türkiye, Türkiye’ye bakalım şimdi; Gördüm ki azınlıklarla doğru dürüst bir denge bulamamamızın temel nedeni Soykırım ve onu toplumsal olarak yeteri kadar yansıtamayışımız. Türkiye, Ermenistan, Soykırım oldu mu, olmadı mı, kabul edelim mi, etmeyelim mi, tüm bunlar bence çok daha uzakta olan şeyler. Aslında toplum olarak kendi hikâyemizi, kendi travmamızı, yaşadıklarımızı yansıtmamız gerekiyor hepimizin. Ondan sonra siyasal olarak ne gerekiyor, ona o zaman karar veririz. Ama azınlıklarımızla ilişkimizi anlayabilmemizin ilk şartı, kendi geçmişimizi anlamamız. Bu filme de bu nedenle karar verdim.”

Kendisiyle hiçbir konuda hesaplaşamamış olan bu ülkenin, geçmişinden gelen ve hesaplaşılması gereken önemli meselelerinden birisi olan Ermeni Soykırımına, The Cut filmiyle bodoslamadan dalan Fatih Akın, elbette hayal kırıklıkları yaşamayı baştan göze almayı kabul etmekte. Kendisiyle filmi hakkında yapılan söyleşilerde büyük bir içtenlikle bunu dile getirmekte olmasına rağmen, yinede Türkiye’deki genç kuşak izleyici kitlesinin beğenisini umutla beklediğini de söylemekten kaçınmamakta. Bu beklentisini de, ‘Gezi’ de meydanlara çıkanların kafalarındaki fikirlerine olan güveninden kaynaklanmakta olduğunun altını çizmekte ve buda beni rahatlatıyor, umut veriyor demekte. Okumaya devam et

“PEK YAKINDA”

Yönetmenliği ile filmin başrolünü üstlendiği Cem Yılmaz’ın “Pek Yakında” sı ne yazık ki gereken ilgiyi görmedi.

Bunu söylemenin aslında hiçbir anlamı yok. Çünkü bizim ülkemizde nice filmler boş salonlarda oynamış ama sonra çok önemli ödüllere layık görülmüşlerdir.

Cem Yılmaz’ın takdire şayan çabalarının sürmesine ve gişe hâsılatını dikkate almadan yapımcılık, yönetmelik, oyunculuk ve senaristlik deneyimlerinin bu ülke sineması ve insanı için ne kadar önemli olduğu gerçeğinin altını çizerek film hakkında birkaç şey söyleyelim şimdi.

Bir sahnede görülen “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” başlıklı afiş aslında “Pek Yakında”nın, çok dikkat çekmese de en önemli olgularından birisi, belki de filmin ana temasıdır.

Bu olgu, oyuncu kadrosuyla da bir tekrarı çağrıştırmakta, sonuçta konusu tekrar edilen ve önceki deneyimlerde beğeni kazanması sebebiyle başarılı olması beklenen ancak yeteri kadar ilgi görmeyen ve beğeni toplamayan bir sonuç doğurmuştur.

Filme emek verenlerin tümünü kutlayarak, şapkamızı çıkartıp selamladıktan sonra Cem Yılmaz’dan daha yetkin yapıtların yönetmeni olarak bu ülke sinemasına katkıda bulunmasını istemek sanırım yanlış olmaz.

İZLENMEMİŞ SİNEMALAR

Ahmet Uluçay 1954-2009

Ahmet Uluçay
1954-2009

Çuha Çiçeği sokağının köşesindeki evin penceresinden aşağı sarkıtılan çarşaf, duvara gerilerek sinema perdesi yapıldı.

Karşı apartmanın alt katındaki balkonuna çıkardığı masanın üzerine 16 mm. lik sinema makinesini yerleştiren Bay Yorgo, açık duran kapıdan içeri doğru seslendi, Eleni “fişi tak”. Makinenin merceğinden süzülen ışık demeti, karşı evin duvarına gerilen çarşaftan yapılma beyaz perdeye vurdu. Perdeye yansıyan kare görüntüyü düzgün hale getirmek üzere makinenin merceğini ayarlandı. Okumaya devam et

ABUR CUBURLA BESLENMEK

“20 Dakika” adlı TV dizisinin 2010 yılı Holywood yapımı orijinal film afişi

“20 Dakika” adlı TV dizisinin 2010 yılı Holywood yapımı orijinal film afişi

”20 Dakika” adlı TV dizisinin 2007 yılı Fransız yapımı orijinal film afişi

Neden 3. Dünya ülkesi olmaktan kurtulamıyoruz?

Bu soruya verilecek olan yanıtların boyutları, bakış açılarına göre değişecektir. Tarih, siyaset, sanat, ekonomi ve başka pencerelerden bakılsa da sonuçta dönüp dolaşıp gelinecek yer üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtulmak için yeterli ve gerekli çabayı ortaya koymadığımız gerçeğidir. Okumaya devam et

RADIO ROCK

Orijinal Adı: Pirate Radio
Yönetmen: Richard Haris
Oyuncular: Nick Frost, Bill Nighy, Phillip Seymour Hoffman, Rhys Ifons, Tom Brooke, Chris O’Dawn.
Yapım Yılı: 2009

1966 yılında başlayan film, bir açılımın tarihinde yaşanan kilometre taşlarından olan korsan radyoculuğun ne demek olduğunu anlatmaya çalışır bizlere.

Film, dünyada yaşanacak olan değişime öncülük edecek olan müziğinde tarihidir aynı zamanda, miladını Beatles ile başlatacağımız rock müzik, FM kanallarından yayın yapmakta olan bir çok radyo kanalının olmadığı, gelişmiş ülkelerde dahi tek kanal resmi radyo ve  tv kanallarından yayın yapıldığı zamanlardı. BBC gibi saygın bir kuruluş, rock müzik gibi bir zirzopluğu ise ancak haftada birkaç saatlik yayınla dinleyicilere ulaştırmaktaydı. Okumaya devam et