Ülkemize gelen, belli ki hedefleri dünyanın daha doğusuna ulaşmak olan bir grup genç turist, kendi yaşadıkları ülkelerinden yola çıkarken kafalarında var olan düşünce mümkün olduğunca geçip gittikleri sınırlarda, ellerindeki enstrümanlar ve basit müzik dinletileriyle, dünyanın dört bir köşesinde yaşamakta olan binlerce müzisyen gibi, önlerine koydukları şapkalarına müzik dinletilerinin bir bedeli olarak bırakılacak birkaç kuruş ile karınlarını doyurarak yollarına devam edebilme hevesleriydi.

Öyle ya dünyanın birçok önemli ve önemsiz şehrinde bunun gibi binlerce müzisyen, metrolarda, şehrin meydanlarında ya da kendilerince uygun buldukları köşelerde, yaptıkları dinletilerle hem kendilerini tanıtma fırsatı bulabilme veya amaçları doğrultusunda birkaç kuruş toplayabilme ya da çok başka amaçlarla böylesine etkinlikler yapabilmektedirler ve izleyenlerde hayranlıklarını her zaman göstermekte ve beğenilerinin bir göstergesi olarak ta ceplerindeki birkaç kuruşu esirgememektedirler.

Ünlü bir müzisyenin konserine yada herhangi bir dinletisine gitmiş olsanız hatırı sayılır bir ücreti ödemek zorunda olmanıza rağmen benzeri bir çok usta müzisyeninde bu şekilde sunduğunu müzik ziyafetlerine birkaç kuruş vererek kendinizi mutlandırabilirsiniz.

Bir zamanlar ülkemizde de bunun benzeri etkinliklerin en doğaçlama biçimiyle yaşanabildiği günlerde olmuştu, Sultanahmet Meydanında olan bitenleri genç insanlarımıza aktarabilmek, sırf içinde bulunduğumuz süreçte Avrupa Birliği imkânlarının anlatılmaya çalışıldığı dizi dizi konferanslardan çok daha fazlasıyla, çizilebilecek bir tablonun en etkili renkleriydi yaşanmış olanlar.

Ne yazık ki sonraki yıllarda yaşanacak olanlar önümüzde açılmakta olan kapıları birer birer suratımıza kapatacak ve bizler sürekli geriye giderek bugünlere gelecektik.

Ülkemize arzu ve istekleriyle gelerek doğuyla batının kesiştiği en önemli merkez olan İstanbul gibi bir kentin dünyada bırakmış olduğu kültürel izleri takip edebilmenin hazzına ulaşmaya çalışan birçok ünlü sanatçının, film yönetmenlerinden, müzisyenlere, sinema sanatçılarına kadar çok çeşitli insanlarını ağırlayan ve gelecekteki günlerde tüm ülkedeki önemli şehirlerin belki de  doğusuyla batısıyla tüm bir ülkenin tanınmasını sağlayabilecek bu müthiş oluşum ne yazık ki yok edildi ve ardından her seferinde çok ama çok eleştirdiğimiz “Gece Yarısı Ekspresi” filmine de söylemediğimiz kalmadı.

Alın size çok güzel bir örnek, ülkemize gelen turistlere davranışımızın nasıl olduğunu açıklamaya yeter de artar. Malatya ‘ya gelen bir grup genç turist yol ortasında yanlarındaki müzik aletleriyle güzel bir müzik dinletisi sunmaya çalışmaktadırlar, hayatlarında böyle bir olaya şahit olmamış şehirde yaşayan insanlar uzaydan gelenleri izliyorlarmışçasına enstrümanlarını çalan genç turistleri izlemektedirler, ancak biriken kalabalığı fark eden şehirdeki görevli belediye zabıtaları hemen olaya müdahale ederler ve ortaya komik bir tablo çıkar, tarzancalarıyla genç turistleri stop stop diyerek durdurmaya çalışırlar, tıpkı İsrail başbakanına van minüt diyenler gibi, ancak genç turistler olayın nedenini sorarak neler olduğunu anlamaya çalışınca işler karışır, el kol hareketleri ile belediye zabıtaları kalabalığı dağıtmaya çalışmakta bu arada genç turistlere de işaretlerle enstrümanlarını kaldırmalarını anlatmaya çalışmaktadırlar ama bir türlü başarılı olamazlar ve genç turistler olayı iplememeye çalışarak çalmaya devam ederler gösteriyi bir türlü engelleyemeyen belediye zabıtaları daha fazla madara olamamak için etraftan yardım talebinde bulunurlar ve sağa sola lisan bilen birilerinin olup olmadığını sorarlar ama Malatya’nın kayısısıyla çok öğünen kalabalığı içerisinden bir tane lisan bilen adam çıkmayınca belediye zabıtası zorla genç turistlerin enstrümanları çekiştirerek müzik dinletisini engeller ve genç turistler ne olduğunu anlamakta zorlanarak etraflarında belki de hayatlarında ilk defa böyle bir müzik dinletisine şahit olan kalabalığın şaşkın bakışları arasında toparlanarak müzik dinletilerini kesip meçhule doğru yollanırlar.

Ne işiniz var bizim gibi sanata ve sanatçıya saygısı olamayan bir ülkede işte böyle belediye zabıtaları sanki başıboş köpekler gibi kovalarlar ülkemi tanıtabilecek olan genç turistleri, sonra ulusal havayollarımızda oraya buraya sponsor olup ülkemizin tanıtımını yapmak için cebimizden çıkan milyonlarca doları harcarlar.