
Bizim ülkemizde bize yedirilmeye çalışılanlardan biriside teknoloji safsatası adı altında cebimizdeki paraya göz dikenlerin sanki bizlere çok önemli bir hizmet sunuyorlarmışçasına birbiri ardına karşımıza bakkal dükkanı gibi çıkardıkları teknoloji marketi adını verdikleri, eski usul söylemek gerekirse beyaz eşya satan dükkanlarından bir gömlek daha ileride bulunan adına ne demek gerektiğini tam kestiremediğim, millete eski teknoloji ürünlerini yedirmeye çalıştıkları yerler için bakın nasıl bir tanımlama yapmışlar.
Mağazalarımız;
Teknoloji ürünlerini en uygun fiyat ve en iyi hizmet kalitesi ile tüketicilere sunmayı amaçlayan bir teknoloji perakende zinciridir.
Tüketicilerin teknoloji ürünlerinde her şeyi bulabildikleri mağazalarımız, yüzlerce uluslar arası markanın binlerce (!) teknoloji ürününü tüketicileriyle buluşturmaktadır.
Felsefemiz “Herkes için teknolojidir.”
Bu söylem bana geçmişteki bir başka olayı da anımsattı, Kalamış ve Kızıltoprak’tan arkadaşım olan Deniz Dündar’ın anlattığı bir anısı olup bu güne kadar hafızamda durmaktadır, Şişli Terakki Lisesi’nde eğitim ve öğretim yılındaki ilk gün okul müdürünün konuşması şu şekildedir;
Sevgili öğrenciler, ticarethanemizin aman, şey, pardon, okulumuzun eğitim ve öğretime başladığı bu güzel günde diye devam eden bir konuşma formatını göz önüne alın ve bu ülkede saygın bir marka olan teknoloji marketimizin söylemine adapte edin ortaya şöyle bir tablo çıkacaktır, yüksek teknoloji ürünlerini aramakta olduğunuz bir mağazaya gidiyorsunuz ama karşınıza LCD ve Plazma televizyonlar, ev sinema sistemleri (!) ve çeşitli markaların ürettiği notebooklar ile cep telefonlarından başka bir şeyin çıkmadığı High-Tech(!) mağazalar ile karşılaşıyorsunuz, tıpkı çok üst düzeyde eğitim verdiğini sandığınız adının marka olduğu bir okulun aslında sadece basit bir ticarethaneden ibaret olduğunu işitmenize benzer bir şeyden çok da farkı yok değil mi?
Kendisine teknoloji marketi ismini uygun gören bu perakende satış mağazaları zincirinin yayınladığı kataloglara bakınız hangi ürünleri bizlere high-tech ürünler olarak pazarlamaya çalışıyor birde dünyadaki başka ülkelerdeki benzeri bulunan yerlerin kataloglarından birkaç örneği görmekte yarar var, şimdi çok basit bir ürünü anlatacağım, hepimizin elinde bir dönemin en ileri gitmiş ama ne yazık ki ilerleyen süreçte artık yaşam sürecini doldurmuş bulunan kaset teknolojisi ile kaydedilmiş bir çok plağın kayıtları vardır, halen bir çoğumuz onları elimizdeki imkanlar ölçüsünde tekrar tekrar dinlemeye çalışırız. Hatırlayınız en önemli markalardan birisi olan Nakamichi’ ler ile ne kadarda güzel sesleri dinleyebilirdik.
Bize bu imkanı tekrardan sunabilmek üzere yapılan çalışmaların acaba hangisini bizim yüksek teknoloji marketinde görebilir ya da bulabilirsiniz?

Hiç birini değil mi? Orada sadece MP3 denilen oyuncakları görebilirsiniz. Böylesine işe yarayabilecek elinizdeki kasetleri digital ortama aktarabilecek üç paraya satılan high-tech ürünlerden görebilmeniz mümkün değil. Bunun aynı zamanda bir kültürel hizmet unsuru olarak da sayılması gerekmekte oysa bizlerin böyle ürünlerden yararlanarak bir dönemin kültürünü ve geçmişi yeni yetişen kuşaklara aktarabilme arzusu ve isteğinin önünde engel olunması gerekir.
İşte size en ileri teknoloji ürünü MP3’ler ne yapacaksan yap, elindeki eski moda müziğini kimlere dinleteceksin, onların ne duymasını ve anlamasını sağlayacaksın, binlerce plak ve kayıtlı olan milyonlarca şarkı, dünyanın dönüşünü değiştirebilmeyi başarabilmiş olan müzisyenler, sanatçılar ve diğerleri, ne yapacaksın sen bütün bunları tak kulaklığını dinle MP3’ünü.

Aslında tüm bu oluşumun birde bireyselleştirme çabalarının ürünü olarak değerlendirilmesi gerekmektedir, otur bilgisayarının başında dal sanal aleme gerisini boş ver.
Sana ne teknoloji marketinden.

Yazıya dahil ettiğim resimlerin hepimizin kültürel yaşamında ne kadar da önemli işlevleri olduğunu söylemeye gerek var mı?
Oysa bizim teknoloji marketlerimizde daha çok dizi seyredebilmemiz için bol miktarda LCD TV’ler Plazma TV’ler, insanlarımızın, çocuklarımızın daha da fazla bireyselleşmesini sağlamak üzere dünyanın hiç bir yerinde olmayan bir pazarlama taktiği kredi kartına 12 taksitle satışa sunulan bir sürü marka ki bunların çoğu uzak doğudan ithal edilen en ucuz parçalarla imal edilmiş bulunan dizüstü bilgisayarlar, nerede ne zaman ve ne yaptığımızın yakından takip edilebilmesine imkan veren cep telefonları ile bir kaç parça müzik dinlemeye yarayan ürünler ve evde kullanılan önemli elektrikli araçların haricinde başka birşeyi bulmanın imkanı olmayan teknoloji marketlerinde ne kadar çok satış yapılıyor değil mi?
Çok güzel yazmışsın.Tekrar ziyaret etmek geldi içimden bu konuyu. Bizim köydeki Teknoloji Marketlerinde fazla bir farkı yok esasında, belki bir gömlek farkı vardır.
Önemli olan ne yapmak istediğimizi bilmek.
Amaç eski kaset ve plakları dijital ortama aktarmak mı? Bugün bunu yapmak evimizdeki aletlerle çok kolay. İhtiyacımız olan biribirinden bağımsızmış gibi görünen iki cihazı bağlamak ve birinde kayıtlı olanı diğerine aktarmak. Bunu da yapma için bir kabloya ihtiyacınız vardır ki onu da Teknoloji Markette bulamazsınız – bizim köyde de durum böyledir. Neden bulamazsınız? 2 kuruşluk malın Teknoloji Markete getirisi, eğer kırk yılda bir alanı olursa, hiç uğraşmaya değmeyen bir rakamdır da ondan. Yerine elektrik ve eletronik parça satan bir dükkana veya pazara gidersiniz.
Kabloyu aldıktan sonra kaset çalarınızın ses çıkışına takarsınız, öbür tarafını da bilgisayarınızın girişine takarsınız. Bilgisayarınızda bulunan kayıt programıyla da kasetçalarınızdan gelen sesi kaydederek istediğiniz sesi – müziği dijital ortama aktarırsınız. Böylece hem kendiniz dinlersiniz hem de torunlarınıza bırakmak istediğiniz bir şekle çevirirsiniz. Olay bu kadar basittir. Biz Rob’la bunu, bugün kullanılamayacak kadar eski bir bilgisayarla, on sene önce yaptık ve gayet de güzel sonuçlar alarak istediğimiz plak ve kasetleri dijital ortama aktardık. O kasetçalar da bugün oturma odandadır. İstersen bütün kasetlerini bilgisayarında MP3 veya CD’ye yazabilirsin.
Seluloid negatiflerini dijital ortama aktarmak istersen biraz daha fazla yatırıma gerek vardır. Onun için de yukarıda bahsettiğin Slayt Tarayıcıyı yine özel bir yerden almak gerekir ve para harcanmadan önce de iyi bir araştırmayla alınacak teknolojinin özellikleri öğrenilmelidir ki bir kilo domatez alınıp eve gelinmesin.
On sene önce, dijital kameraların ilk çıktığı ve çok pahallı olduğu zaman, ben de çok araştırdım slayttan veya negatiften dijital ortama fotoğraf aktarım konusunu. Öğrendiklerim sayesinde bir tomar para harcamadan bu işlemi yapabileceğim bir alet alabildim. Bu alet kendisinden üç kat daha pahallı olan yaygınca bilinen markalarla hemen hemen aynı kalitede fotoğraf tarıyor. Buna ek olarak önemli olan aleti kullanmayı öğrenmek. On sene sonra bugün hala çalışan bir alet.
Bahsettiğin diğer nimetler de çok özelleşmiş aletler ki bunları da ancak özelleşmiş yerlerde bulmak mümkün. Takdir edeceğin gibi herkesin ihtiyacı yok bunlara dolayısıyla bir süperbakkal niteliğindeki teknoloji marketlerde bulmak mümkün değildir bunları.