Kütahya’da büyük paniğe neden olan siyanürlü atık su barajının yıkılmasından tam 3 gün sonra Çevre ve Orman Bakanı, bölgeye gelerek bilgi aldı. Çevre ve Orman Bakanı’nın “Tamamen problem havuzların kendi aralarında olan problemdir” sözleri anlaşılamadı.
Kütahya’daki maden işletmesinde siyanürlü atık su barajının yıkılmasının yarattığı panik devam ediyor.
İnsana, doğaya verdiğimiz önem ve hassasiyetin ne kadar içler acısı bir durumda olduğunun bariz bir göstergesi olarak dünyaya örnek olacak bir davranış değil mi?
Bu konuda yaşanacak gelişmeleri göz önüne alacak olursak, Macaristan’daki felaketin 25 katı kapımızda… Öncelikle baraj çevresindeki dört köy boşaltılmalı… Barajın taşması halinde sular önce Porsuk Çayı’na ardından da Karadeniz’e ulaşabilir. Toplu ölümler meydana gelebilir. Eskişehir’de gerekli önlemler alınmalı. Kütahya ve Eskişehir’de hastanelere panzehir gönderilmeli. Kuyu sularında günde birkaç kez örnekleme yapılmalı.
“ÇAMUR AKIŞI DEVAM EDİYOR”
Bu sözlerin sahibi Çevre Mühendisleri Odası Murat Taşdemir. Kütahya Valisi’nin gerekli önlemleri aldıklarına ve artık risk kalmadığına ilişkin açıklamalarını değerlendiren Taşdemir şu anda çamur akışının devam ettiği uyarısında bulundu.
“ZEMİNE ‘ZEHİRLİ ÇAMUR’ DOLUYOR”
Önlemlerin yeterli olmadığını vurgulayan Taşdemir, “Tesisin alt sette yaptığı taş dolgu çalışması var. Ne zaman biteceği belli değil. Fakat iki günde bitemez. Suyu pompalamaya çalışıyorlar. Ancak bir şeyi unutuyorlar. Üstten suyu çekiyorlar, alttan zehirli çamur doluyor.” dedi. İkinci setteki aşınmanın devam ettiğini belirten Taşdemir, sağlam olan 1 nolu havuzunda aşınmaya başladığını ve havuzda çamur akışının artarak devam ettiğini söyledi.
“Bu baraj çökmezse yalancı olmayı kabul ediyoruz.” diye konuşan Taşdemir sözlerini şöyle sürdürdü:
“YAĞMUR TEHLİKEYİ ARTIRACAK”
“Ben şunu söyleyebilirim. Biz şu baraj çökmezse yalancı olmayı kabul ediyoruz. Ama eğer çökerse bu kararı verenler ne diyecek? Biz bu baraj kesinlikle yıkılır diyemiyoruz. Ama onlar nasıl kesinlikle yıkılmaz dediklerini anlamıyorum. Ortada bir kaos var. Olası bir yağmur etkileri daha da artıracak. Şu anda hızla devam eden bir felaket var.
“SİYANÜR ETKİSİ BİR GÜNDE ÇIKMAZ”
Siyanür hemen bugün çıkmaz. Siyanür 8-10 gün içerisinde çıkacak. Bir gram sızma yok diye halkımızı yanlış yönlendiriyorlar.
“ODTÜ FELAKETİ İKİ AY ÖNCE GÖRDÜ”
Şu soruyu sormak lazım. ODTÜ iki ay önce bu felaketi görmüştü. Çevre ve Orman Bakanlığı ne zaman gördü bunu? Buradaki kapasite artışından bakanlığın haberi var mıydı? Kapasite 360 tona çıktı, atık miktarı 3 katına çıktı. Baraj aynı baraj. Çevre ve Orman Bakanlığı bunu görüyor mu?
Görmesi gerekenler, yaşanabileceklerin önlemlerini alması gerekenler ne yazık ki, doğanın, insanın ve çevrenin katlinden sonra akılları başlarına gelecektir. Bilinmesi gereken şudur ki tabiat, doğa, tarih kısacası bize miras kalan ve bizlerinde gelecek kuşaklara miras olarak bırakacağımız tüm zenginlerin sahibi ne iktidarlar ne de başkalarıdır bu miras hepimize aittir ve hepimizin sahip çıkması gerekmektedir.
Bir başka çevre, doğa ve tarih katliamı da yapılması planlanan nükleer santrallerdir. Yaşananlar ve yaşanacak olanların başrol oyuncuları tarihe karşı sorumlu olacaklardır, gündelik olaylar gazetelerin manşetlerine geçer ve ertesi gün balık hafızalı olan kitle tarafından unutuluverirler ancak tarihe geçen olaylar binlerce yıldır hafızalarda yerini korumaktadır ve daha binlerce yılda yerlerini koruyacaklardır yoksa tarih olmazdı.
Dünyanın her yerinde böylesine faciaların yaşanmasına insanların ölümlerine sebep olanların tarih ve doğa önünde aforoz edilmeleri gerekmektedir.
İnsanımızda kalmayan bellek ve us sayesinde doğayı ve tarihi katletmek adına yapılanların hiç birisi görülememekte ve algılanamamaktadır ne yazık ki ve birileri bunları yapmaya devam etmektedirler, yaşadığımız toprakları, yaşadığımız denizleri kimsenin kirletmesine, kimsenin yok etmesine izin vermeyelim sonrasında ise Hollywood sinemasının beyinlerimize kazımış olduğu nükleer savaş sonrası görüntüleri yaşamak zorunda kalmayalım.
 
			
19 Mayıs 2011 gecesi Kütahya’da baraja 90 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 7km derinlikte olan 5.9 ölçeğindeki deprem sonrasında Çevre Mühendisler Odası temsilcileri ve gazeteciler sözkonusu barajları görmek istedikleri zaman kapıdan geri çeviriliyorlar.
Bunun üstüne Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu depremin havuzlara hiçbir etkisi olmadığını ve sızma oladığını açıklamış.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1050023&Date=21.05.2011&CategoryID=77
Kanıt nerededir acaba? Lafa mı inanması lazım halkın? Bu işte büyük bir uyutmaca varmış ve halkın sağlığı, yaşadığı çevre hiçe sayılıyor gibi geliyor okuyana.
George Orwell’in Enformasyon Bakanlığından gelen açıklamaları hatırlatıyor bunlar.
Görmesi gerekenlerin sonra akılları başlarına gelecek diyorsun. Bence bu işin aklın başa gelmesiyle bir alakası yok çünkü:
* olacak olanlar, görmesi ve önlem alması gerekenlerin kapısının önünde olmadığı için bu kişiler evlerinin kapısını kapattıkları zaman olacak olanları unutmaları ve kendi hayatlarına hiçbirşey olmamış gibi devam etmeleri gayet mümkün;
* buna ek olarak sorumlu kişilerin olacak olanlar olduğu zaman görevlerinde veya o kadar ileride hayatta olmayacaklarını mümkün görmeleri.
Tabii bunlara ihtimaller eklem mümkün.