Ülkemizin güzide futbol takımlarından olan Galatasaray Spor Kulübü herkese nasip olamayacak kadar yetenekli ve başarılı gençlerimiz sayesinde, kuruluşundan bu günlere kadar yarattığı destansı başarılarla dolu bir geçmişle, tüm ulusumuza haklı bir gururu yaşatmış olmanın onurunu daima kendisini temsil eden renkleri ve tarihinde muhafaza edecektir.
Böylesine bir onuru ülkesine armağan etmeye bu güne kadar hiçbir spor kulübü muvaffak olamamış, hak ettiği yeri ve taraftarlarını en üst düzeyde temsile ulaştırmış elde ettiği başarılarından sonra artık taraftarlarını 10 milyonlarla ifade etmeye başlamıştır.
Kulübün üst düzey yöneticileri bu başarıları haklı bir gurur meselesi haline getirerek konuşmaları ve demeçlerinde nakarat gibi hep aynı şeyi tekrarlamaya başlamış ve kulübün taraftarlarını adeta bir siyasi parti üyesi gibi görmeye başlamışlardır.
Bu haklı başarıların devamı ve taraftarlarının çokluğu ile açıklanabilecek rekabette üstünlük ilkesini sağlamaya yönelik çabalar tıpkı iktidar partilerinde olduğu gibi eldeki bütün imkânlar kullanılarak millete pompalanmaya çalışılır, bizim gibi hiçbir şeyi kayda dayanmayan ama atmaya gelince mangalda kül bırakmayan bütün Ortadoğulu ülkelerde olduğu gibi kulübün taraftar sayısı 10 milyonların üzerinde olduğu gerçeğinden yola çıkarak bir takım gruplar ve oluşumlar yaratılmaya çalışılır.
İşte Galatasaray Spor Kulübü taraftarı olmanın gerçeği de tam da burada ortaya çıkmaktadır.
Kulübün Türk spor tarihindeki öncü(!) olma özelliğini hiç kuşkusuz içinden doğduğu ve gene öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi’nden (Mektebi Sultani) almıştır. Okul ile kulüp arasındaki koparılmaz bağ, yadsınamayacak bir gerçeklik ve övünç kaynağıdır.
Çok doğru ancak biraz da abartılı olmakla beraber tüm Galatasaray Liseli olan ve hayatı boyunca bununla öğünç duyan insanlara ne mutlu, hepimizin yetiştiği kurumlarla ait olduğu oluşumlarla gurur duyması kadar tabii bir şey olamaz elbette ancak sorun bunu anlayamayacak ve değerlendiremeyecek kadar mankafalı olanlarda.
Ne diyor Galatasaray Kulübü tüzüğü;
Madde 1- Galatasaray Lisesi Öğrencileri ile bu tüzük hükümlerine göre üye kaydedilmiş bulunanların …
Yani aslolan neymiş Galatasaray Lisesi Öğrencisi olmakmış.
Madde 6 – Kulübün 2 tür üyesi vardır.
- Üye
 - Onursal Üye
 
****
Madde 7- A Grubu üye – Galatasaray Lisesinde en az 2 yıl okumuş olmak.
B – Grubu üye
ve diğerleri.
****
Bu durumda kulübün tüzüğünde yazılı olan şekle göre demek ki herkesin Galatasaraylı olabilmesi mümkün değilmiş.
İşte burada büyük bir çelişki ortaya çıkmaktadır ki, bu eşiği görmezden gelmek ancak bizim ülkemizde “abi damarımı kessen sarı kırmızı akar” diyebilecek kadar saf ve cahil, taraftar olduğunu sanan zavallı bir kitlenin varlığından ortaya çıkmaktadır.
Sarı Kırmızılı Karıncaezmez Şevki’yi unutmayalım. Hadi bakalım kaç Galatasaraylı tanır ve bilir onu. 10 milyondan fazla taraftarı olan bu güzide kulübün en büyük açmazı işte bu tüzükte yazılı olan maddelerde gizlidir.
Bir zamanlar kulübün yöneticilerinden birisi gazetelerde yayınlanan herkes Galatasaray’lı olamaz demecinden sonra ortalık ayağa kalkmıştı, bundan gocunanlardan biriside üzerine çok fazla alındığından olacak, ne olduğu pek de belli olmayan televizyonlarda kendisini spiker ilan ederek diğerlerine spikoş diyebilecek kadar dev aynasında gören bir zavallı moderatörün (bu kavram da yeni girdi hayatımıza), kendisine nereden ve nasıl ileri geldiği anlaşılamayacak şekilde “hocam” diye hitap ettiği garip ve garip olduğu kadar da ne olduğu belli olmayan kişiliğin anlattıklarından kendisini zorla Galatasaray’lı saymayı ve saydırılmayı bakın nasıl aktarmakta bizim gibi saf izleyicilere, günlerden bir gün oturmakta bulunduğu yere torunu ile birlikte gelen amcanın, kendisine adeta bir pisliğe bakar gibi bakmakta olduğunu vurgulayarak, kendisine doğru dönerek “sen nereden Galatasaray’lı oluyormuşsun bakalım” diye sorduğunu ve bu durumda kendisinin zenci Galatasaray’lı amcanın da beyaz Galatasaray’lı olması gerektiği varsayımından hareketle kendisinin amcadan daha fazla Galatasaray’lı olduğunu anlatmaya çalıştı nereden ve nasıl “hoca” olduğu belli olmayan bu zat-ı muhterem.
Yedirrrrrrrrrrrr.
Amca belli ki ait olduğu yeri bilen ve onu da fazlasıyla hak eden güngörmüş bir eski toprak, bu zibidiyi ortalıkta Galatasaray gibi köklü ve geçmişi olan kulübü adına zart zurt ederken orada burada gördüğünden çok da haklı olarak sormuş “sen nereden Galatasaray’lı oluyormuşsun bakalım”
Buna kraldan çok kralcılık denir, bütün Galatasaray’lı taraftarlar ile başarıya aç ve hasret olan bireyimizin kendisini Galatasaray taraftarı olduğunu zannederek ulusal ve milli başarıya ortak olma çabasını anlayabilmek mümkün ancak kendisini zenci Galatasaray’lı ilan ederek sempati toplamaya çalışan bu “hoca” müsveddesine ne demeli?
Ancak ve ancak kendi moderatörüyle program yapabildiği tv’sinde bir zenci Galatasaray’lı olduğunu açıklayabilmeli bizlere nereden ve nasıl hoca’da olduğunu, tıpkı nasıl zenci Galatasaray’lı olduğunu açıkladığı gibi.
Bu bana başka bir konuyu hatırlattı, çok genç yaşta niceleri gibi aramızdan ayrılan, ama deli dolu kişiliği ile hepimizin üzerinde fazlasıyla bırakmış olduğu etkisini her zaman hissedebileceğimiz bir kişilik olan Defne Joy Foster bir gün kendisini yine böyle zenci bir Galatasaray’lı gibi meşhur ve topluma mal olduğunu sanan bir şarkıcı ile görüşmeye gittiği zaman evinin nadide bir köşesinde gördüğü pahaca hatırı sayılır gitarını bu şarkıcıdan çalmasını ister, öyle değil mi kendisini önemli ve meşhur sanan bir şarkıcı olan bu hanım mademki evinin en nadide köşesinde sergilediği bu gitarı, yaptığı müziğinde kullandığını içtenliğiyle varsayan Defne, aldığı cevap karşısında neye uğradığını şaşırır çünkü önemli ve meşhur şarkıcı olduğunu sanan bu hanım gitarın akordunun bozuk olduğunu söyleyerek gitarı çalmak istememiştir belli ki o gitar oraya bir portakal kasasından fazla bir anlam taşımadan sadece dekoru tamamlamak adına yerleştirilmiştir. Ne de olsa bu hanım bir şarkıcıdır evinde avcılara mahsus boynuzlu geyik kafası sergileyemeyeceğine göre işte öylesine çalmasını bilmediği bir gitar koymuştur evinin en nadide köşesine dekor olsun diye.
Demek ki neymiş herkes Galatasaray’lı olamazmış kimse kızmasın kendi tüzüklerinde böyle yazmakta tüm çakma Galatasaray’lılara duyurulur.
Bu satırları yazan eski bir Fenerbahçe Lisesi mezunu olup Fenerbahçe kulübünün de evinin arka bahçesinde antreman yaptığı doğma büyüme bir Fener-Kalamış’lı olduğunun da altını çizelim.