İŞİN RANTINI ÇIKARTMAK

Bir devrin yada devirlerin mi demeliyim, Başbakanı ve Türkiye Cumhuriyeti 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendine has üslubu ile “Artıkın trilyonglarlen gonuşacağız” demişti bir zamanlar, artık o zamanları yaşamaya başladık, bolluk bereket ve refah ülkesi haline gelişimizin en güzel örneği birkaç gün önceki gazetelerde yayınlandı konunun baş aktörleri ise ulusal hava yollarlımızın yönetim kurulu üyesi ile çok tanınmış bir Laz müteahhit’ imiz.

Bir sebeple karşılaştıkları toplantıda ulusal hava yolumuzun reklam yüzü olmak istediğini söylüyor Laz müteahhitimiz, alıştı ya artık reklam filmlerinde oynamaya, bozuk şivesi ve Türkçe’si ile kendi yaptığı beton yığınlarını millete “yaşam mimarı” adıyla kakalamaya çalıştığı, TV kanallarına ne kadar ödeme yaptığını bilemediğimiz yada daire karşılığı olduğunu varsaydığımız reklam filminde baş aktör kendisini ilan etmişti bu Laz müteahhitimiz.

Ulusal hava yollarımızın yönetim kurulu üyesi kendince bir espri sıçarak eğer reklam filminde oynamak istiyorsan önce bize 10 MİLYON DOLLAR vererek reklam şartnamemizi alman gerekir, ancak ondan sonra eğer kabul edersek bizim reklam yüzümüz olabilirsin demekte ve Laz miteahhit’te bunun üzerine pekala ben 10 MİLYON DOLLAR’ı vereceğim ancak ulusal hava yolumuzun yeni yüzü olarak 5 MİLYON DOLLAR alırım haa, diyerek işi bağlamaya çalışmaktadır, ne zenginlik değil mi? Milyon DOLLAR’lar havada uçuşmaktalar, ne için alt tarafı bir reklam filmi için. Ulusal hava yollarımızda parayı nereye koyacağını bilemediğinden taa Barcelona futbol takımına sponsor olacak kadar har vurup harman savurmakta ya, alt tarafı bir reklam filminin lafı mı olur.

Burada Laz müteahhit alacağı DOLLAR’ları hayır kurumlarına bağışlayacağından bahsetmekte çok yardımsever bir vatandaş olarak, sakın yanlış anlaşılmasın, kendim için bir şey istiyorsam namerdim demektedir bir artist kadar ünlü Laz müteahhitimiz.

Laubalilik ve şımarıklık had safha, milletin gözünün önünde cereyan eden sahneye bakar mısınız? Alırım 10 milyon dolarını haa, ama bende 5 milyon dolar isterim yoksa oynamam reklam filminde, çok ama çok önemli bir reklam yüzü ya, bütün kampanyalarda 5 misli kazandırıyor sanki. Öncelikle kendi yaptığı inşaatlarda kazancın yollarını bulabilmek üzere sergilediği ucuz tüketici avlama yöntemleriyle çürümekte olan binalarını nasılda boş kalmaması için neredeyse 50 yıl vadeli banka kredileriyle satabilmenin peşinde koştuğunu sonrada gazetelerde vaziyette mayolar içerisinde erkek güzeliymişçesine gazete ilavelerinde pozlar verdiğini görsün.

Bir zamanlar ülkemize I.M.F (ayemef) tarafından 8 milyon doların verilebilmesi üzerine basın organlarınca yapılan spekülasyonlar ile yüzde binlerin üzerine çıktığı açıklanan faiz oranlarını düşündükçe nasılda bolluk, bereket ve refah ülkesi haline geldiğimizi artık bir reklam uğruna havalarda uçuşan MİLYON DOLLAR’ın Çırağan Otelinde ortalığa saçılan Arap düğünlerini aratmadığını görmekle bu ülkenin bir vatandaşı olmakla gurur duyduğumu belirtmem gerekir.

Önümüze konularak % 100’lerin üzerinde hepimizin tepesinde yaşatılan enflasyon neticesinde ülkenin çektikleri henüz belleklerimizde bu kadar taze durmaktayken bu ne bolluk berekettir ki, ulusal hava yollarımızın yönetim kurulu üyesi ile Laz müteahhitimiz milyon dolarları har vurup harman savurmaktadırlar, ver bana 10 milyon DOLLAR, al sana 5 Milyon DOLLAR.

Al takke ver külah ne güzel değil mi?

Bizlere söylendiği şekliyle bilebildiğimiz kadarıyla ulusal hava yollarımızın bir zamanlar reklam yüzü olan Kevin Costner’a ödenen meblağ 1 milyon Dolar olarak açıklanmıştı. Tanıtım filmi üç gün yayınlandıktan sonra Amsterdam’da hava meydanına çakılan uçağımızın, tıpkı kaza yapan gazo otobüs şirketine ait görüntülerinde uygulanan sansür gibi, hepimizin burnuna burnuna sokulan ulusal hava yollarımızın reklam filmi bıçakla kesilircesine yayından kaldırılmıştı. Milyon Dolarlarda fffüüt havaya, bizim vergiler ve oradan buradan tırpanlanan işsizlik fonu, konut fonu ve diğer fonlarla birlikte hepsi böyle badem olmakta işte.

Bu Laz müteahhit, elde ettiği imkanlar sayesinde edindiği mal varlığı bir çok gazetemizde milletimize tanıtılmakta, tıpkı Arapların petrolüne milyonlarca dolar ödeyen ama sonra ödediklerini Arapların yaşadığı çölün ortasına,  yaptıkları kayak merkezi ile fazlasıyla tahsil eden gelişmiş ülkeler gibi, bu Laz müteahhitimiz de servetinin tamamını, ülkemin her insanının olduğu gibi önce kadınlara, sonra arabalara yatırmakta geri kalanını ise helikopter ve ne kadar biliyorsa o kadar markaya yatırmakta, bağış ve yardımlar ise vergiden muaf bilindiği üzere.

Son olarak da kat karşılığı elde ettiği servet sayesinde kendisinde bulduğu ileri geri konuşma hakkı sayesinde çok önemli adeta halka bir mesaj niteliğinde olan açıklamalarda bulunmuş bu Laz müteahhit efendi, bakın neler demiş;

İstanbul’u yeniden inşa etmek için birilerinin dediği gibi çok paraya değil, sadece konsensüse ihtiyaç var. Binaların yüzde 70’ini yıkıp yapabiliriz. Bunun için gereken tek şey, doğru düzgün bir plan. Konsensüsün oluşamamasında belli sivil toplum kuruluşlarının da rolünün bulunduğunu aktaran ünlü işadamı, “Yetkim olsa mimarlar odası ve STK’ları kapatırım. Çünkü en kötü plan bile plansızlıktan iyidir. Maalesef bizde STK’lar her yapılan şeye itiraz ediyor.” diye konuştu.

Piyangodan para kazanan vatandaş misali önce karıyı sonra arabayı değiştiren bu Laz mütehhit efendi yetkiyi kendisinde bulsa yandık, ne dernekler ne sendikalar ne Mimarlar Odası nede diğerleri kalacak 80’li senelere geri döneceğiz, greyderleri dayayacak İstanbul’un bağrına ve dümdüz edecek bütün kenti.

Konuşmasına devam ediyor ve mimarlar odasını kapatma kararını teknik elemanlarının yaptığı testlere dayandıran Laz müteahhit, İstanbul’un yeniden inşasına karar verecek kadar ileri giderek kendi teknik elemanlarını (!) da Mimarlar Odası’nın önüne koyarak böylesine organizasyonlara, sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösterebilecek her türlü oluşumu da elinin tersiyle itmekte ne de olsa bu gibi zararlı faaliyetler her şeye karşı çıkarak cukkalayacağımız paralara mani olmaktadır yetmiyor birde siyasi iktidarın tasarruflarına karşı çıkarak bizleri zor durumda bırakıyorlar o halde seslerinin kesilmesi gerekir, bize muhalefet edebilecek her türlü oluşum engellenmeli, her türlü muhalif ses susturulmalıdır.

Hitler Almanya ‘sı ne güzel değil mi?

Bu ülkede bir Laz Müteahhitin zart zurtları ile toplumu tehdit edebilecek kadar ileri gidebilmesine ne demeli acaba?