TOPKAPI SARAYI

Why high one why!

Bilinen tarihe göre 1299 yılında Osman Bey tarafından Anadolu’da kurulan Osmanlı Devleti 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla resmen sona ermiş olmasına rağmen bugün bile bir türlü sona erdiğinin bilincine varmakta zorlanarak, devamını sağlamaya çalışan ve bunu tarihin sürekliliği çerçevesine oturtmaya çalışan kendini bilmezlerin en son işgüzarlıkları tabiatın acımasız koşulları nedeniyle Topkapı Sarayının yenilenmesi çalışmalarına başlanılması ve Doktor Mimar Sinan Genim’e projelerinin hazırlattırılarak 3023 yılına hazırlanmasının sağlanması için sarayın müdürlüğünce ihale açılmasıdır.

Açık bir havada Topkapı Sarayı bahçesinde barbekü partisi eşliğinde basına açık bir toplantıyla Topkapı Sarayı müdüriyeti çalışmalarını kamuoyuna duyurmuştur.

Çalışmalara başlayan saray müdüriyeti ilk iş olarak Sultan 3.Selim’in tahtını ikamet eyledikleri lojmana taşıtarak sarayı 3023 yılına hazırlanmasının startını verdiklerini beyan ederek, sözlerine şöyle devam etmiştir;

Sarayın her tarafında tahtlar, çanaklar, çömlekler, ve daha ne olduğunu bilmediğim bir sürü ıvır zıvır vardı, sarayın içerisinde adım atmak mümkün değildi, bizde ilk iş olarak etraftaki fazlalıkları derleyip toparlamakla işe başladık. Ancak 3.Selim’in tahtını lojmana sokma çalışmaları esnasında taht kapıdan sığmayınca saraya ait duvarı yıkın talimatını verdiğini ancak sonradan yıkılan duvarı asmolen tuğla ile ördürerek eskisinden daha güzel olacak şekilde sıvayla kapatıp badana yaptıracağını  planlandığını ama başlayan yağmur neticesinde taht ıslanınca üzerini naylonla kapatmaya çalışırken sarayı gezmeye gelen gazeteciler tarafından nasılda görüntülendiğini anlamakta güçlük çektiğini ve bunda bir komplo kokusu da sezdiğini de sözlerine eklemiştir.

Sonrasında birde baktık ki sarayın her tarafı dökülüyor hiç böyle saray olur mu? Bu sarayı bir elden geçirmek lazım diyerek çağırdık Doktor Mimar Sinan Genim’i yap bize dedik şöyle bir saray procesi ki yeni İstanbul Boğazına da yakışsın, baktığın zaman şöyle her bir taraftan görünen Gökkafes’e benzesin, nedir bu böyle her tarafı dökülen bir saray hiçbir şeye de benzemiyor saray mıdır, şantiye binası mıdır belli değil zaten dedik ve hocaya verdik siparişi.

Saray dediğin şöyle şaşalı olur, denize bakan doğru dürüst bi penceresi bile yok bu sarayın bütün bu eksiklik ve noksanlıkları giderecek proceye ihtiyacımız vardı zaten ve sağ olsun Doktor Mimar hocamızda bizden yardımlarını esirgemedi doğrusu.

Doktor Mimar Sinan Genim’e göre proje Saray’a ve Taksim Meydanına yeni bir dinamizm getirecek. Proje ile 2 yeni farklı alan oluşacak. Genim, proje ile Taksim Meydanı’nın bir çerçeveye oturacağını ve planlı bir merkez haline geleceğini de sözlerine ekledi.

Ancak bu konuda bir tek problemimiz vardır o da meydandaki Sultanahmet Köftecisini ne yapacağız ona bir türlü karar veremedik onu da herhalde bi yerlere yerleştiririz diyerek sıkıntılarını dile getirdi.

Ancak bu konuda deprem profesörü Sn. Ahmet Ercan ise “Olamaz biliyorsunuz ki İstanbul bir deprem bölgesidir Sultanahmet Köftecisini yerinden oynatırsanız bilin ki hiç doğru yapmıyorsunuz bu bölgedeki fayları tetiklemiş olursunuz haberiniz olsun.” diyerek gerekli uyarılarda bulunmuştur.

Projeyi sekteye uğratmaya çalışanların işi bu diyerek tepkisini koyan müdür, bunun için biz finansmanı sağladık zaten, saraydaki elmaslar ve pırlantalar her türlü projenin finansmanını karşılar evvelallah, hiçbir kurum ve kuruluşa yük olmadan ecdadımıza ait olan Topkapı Sarayını Doktor Mimar Sinan Genim’in de katkıları ve yenilenmiş haliyle Amerika Birleşik Devletleri’nden çağıracağımız “Big Machine” programı aracılığıyla Taksim Meydanına taşıttıracağız bize kimse engel olamayacaktır.

Sarayın Taksim Meydanına taşınması ile Sarayburnu coğrafyasında ortaya çıkacak anlamsız boşluğunda yine Doktor Mimar Sinan Genim tarafından hazırlanan yüzyılın otel projesiyle doldurulacağı ve bu sayede İstanbul’un artık Dubai’deki büyük otel projeleriyle yarışır hale gelen bir şehir olacağını da sözlerine ekleyerek devam eden Topkapı Sarayı müdürü artık ecdadımıza ait Topkapı Sarayı yerine 3023 yılı konseptine uygun bir Taksim Saray’ı olacaktır diyerek sözlerine son noktayı koymuştur.

Sarayburnu’nda yapılacak otel procesinin maketi de konuklara gösterilmiş ve çok büyük beğeni toplamış hatta bir kısım konuklar satışlara başlanıldığı zaman muhakkak kendilerine de haber verilmesini ve Saray Dairesinin ecdadımıza olan saygımız nedeniyle yabancı konuklara asla verilmemesi gerektiği vurgulamışlar hatta bazıları “Rabbim bana Cleveland dedi.” diyerek bunun asla olamayacağını da dile getirmişlerdir.

Son söz: Şaşkın ördek götünden suya dalar.

TOPKAPI SARAYI” hakkında bir yorum

  1. Filim, filim! İnsanı kudurtucak bir filim senaryosuna benziyor bu anlattıkların! Hani olur ya olasılıklar üzerine yazılan veya geçmiş yada gelecekte olabilecek tarihi olayların kurgusunu çeken filmler… Fakat ne yazık ki gerçek!

    Dün Adıyamanlı bir çocukla tanıştım bizim köye komşu köyde, neler anlattı orada yapılanlarla ilgili. Ya diyor, bizim köyün oralar hep tarih, eski zamanlardan kalan şehirler, heykeller, mozaikler ne arasan var. Bir baraj mı yapıyorlar demişti, hatırımda değil, hepsi gömülüyor. Birkaç büyük arazi aldılar apartman yapmak için altı hep tarih, diyor. Ya kardeşim oralara apartman mı yapılır diyor, biz tarihi eserlerimizi seviyoruz, onlarla büyüdük çocukken, kırmadık etmedik, baktık onlara. Onlar bizim hayatımızın bir parçası diyor. Biz onların barajın altında kalmasını istemiyoruz, üstüne beton dökülmesini istemiyoruz diyor. Ondan sonra da Kıbrıs’ta bir ‘hıyar mimarın’ Güzelyurtta tarihi bir eserin üzerine kırık dökük diye nasıl beton döküp de bak işte eskisinden nasıl da daha iyi olduğunu söylediğini biraz içi yanarak biraz da nükteyle anlattı.

    Benim bugüne kadar anladığım şu: tarihe ve geçmişle olan bağa karşı bir takım insanların garezleri var, ama bunlar hep medyada veya beyni yıkanmışların dediği gibi köylüler değil. Bu planlı bir şekilde yapılan bir imhaya, çekirge sürülerinin istilasına benziyor.

Yorumlar kapalı.