Yaşar Aşçıoğlu 1959’da, Trabzon’un Of ilçesinde doğdu. 6 kardeş arasında inşaatı seçen bir tek o oldu. 21 yaşına kadar Of’ta tuğlacılık, İstanbul’da da1967 yılında Aşçıoğlu İnşaat’ı kuran babası Selahattin Aşçıoğlu’nun yanında çalışmaya başladı, tuğla indirdi, çivi düzeltip babasına sattı, inşaat çavuşluğu yaptı. 21 yaşında da Aşçıoğlu İnşaat’ın patronu oldu. Okumaya devam et
Kategori arşivi: Güncel Yazılar
KARDEŞ KENT NEMİ
İtalya’nın başkenti Roma’dan, yaklaşık 30km mesafede bulunan Nemi kasabası (Comune Di Nemi), ormanlarla çevrelenmiş, deniz seviyesinden beş yüz metre üzerinde bir yükseklikte kurulmuş ve günümüzde yaklaşık dört bin kişinin yaşadığı küçük bir yerleşim merkezi. Tiren Denizine hakim volkanik bir tepede yer alan iki krater gölünden biri olan Nemi Gölü, İsa’dan önceki dönemde, Diana Tapınağı ile Romalılar için son derece önemli bir hac merkezi iken, çevresinde yer alan muhteşem saraylarıyla, termal kaynaklarıyla, terapi ve ibadet mekanlarıyla İmparator Caligola zamanındada, İmparator tarafından yaptırılan ve büyüklükleri 70 metreye ulaşan iki devasa teknesiyle ünlenmiş. Okumaya devam et
BAKKAL SATIŞ YAPMAK, ÜLKE PARA KAZANMAK ZORUNDA!
Bir bakkalın yaşamak için satış yapmak zorunluluğu olduğu gibi, bu satışta karlı olmasının ölçüsü de satışın aile dışına yapılması gerekliliğidir.
Şimdi söylediğimiz bu cümleyi açacak olursak, bakkal efendi eğer aile bireylerine satış yaparak yaşamını sürdürebilmeyi hedeflerse o takdirde kısa zamanda iflas bayrağını çekmesi kaçınılmazdır.
Nasıl mı? Okumaya devam et
KEYNES’İN KİTAPLARINI YAKALIM
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ı, evinin kapısının önünde çıkarılmış ayakkabılarının görüntülendiği gazete fotoğrafları eşliğinde tanıdıktan sonra, yırtık çorabından başparmağı fırlamış Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz’in, Edirne Selimiye Camii’ni gezerken kameralara takılan görüntülerinin ardından, Merkez Bankası Başkanlarının, matbaa müdürlerinden çokta farklı olmadıkları gerekçesiyle eleştirmiştim. Okumaya devam et
YE KÜRKÜM YE
“Bana Göz Kulak Ol” Derneğinin ünlü üyeleri bizim memlekette yeni bir kampanya başlatmışlar.
Kampanya, “Kürkünü çıkar, vicdanını giy” sloganıyla, fotoğraf sergileri, kürkle ilgili röportaj ve etkinliklerle devam edecekmiş.
Güzel, bu kampanya, dünyaya at gözlüğü takarak bakmakta olan derneğin ünlü üyelerine yeni bir açılım sağlamanın da sloganı olmakta, fotoğraf çekmenin sanat olduğunu sanan bazı dernek üyelerine de yeni imkânlar yaratmaktadır.
Şimdi elinde kamerasıyla, kürkünü çıkartanların yarı çıplak fotoğraflarını çekerek gazete ve dergilerin baş sayfalarında yerlerini alacak olanların, birde üzerine bu konuda ne kadar da mücesses (siz hala Osmanlıca okumayı öğrenmediniz galiba) fotoğraflarla kampanyaya katkı yaptıklarının haberleri yapılacak.
Bizlerde, o zavallı kürk hayvanlarının çektiği acıların, üzerimizde yarattığı korkunç gerçeklerin baskısıyla kürk giyen insanlara (kadın ya da erkek) lanet yağdıracağız.
Evet, dünyada kürk üretimi çok vahşi koşullarda (kapitalizmin acımasızlığıyla) yapılmaktadır. Norveç gibi medeniyetin sembollerinden olan bir ülkede, kürkü zarar görmemesi için kafalarına vurularak öldürülen fokların yanı sıra, çiftliklerde üretilen kürk hayvanlarının tüm dünyaya ihraç edilmesiyle sağlanan kazancın, petrol geliriyle yaşayan ülkelerinkiyle boy ölçüşecek miktarda olması hiç kimsenin dikkatini çekmemekte.
Gerçeklerle yüzleşmek gerekirse, soğuk ülkelerde yaşayan insanların gereksinimleri, ılıman veya sıcak ülkelerde yaşayan insanlarınkiyle aynı olması beklenemez. O zaman şöyle derler, hadi bakalım sende eksi bilmem kaç derecede yaşamaya çalış.
Eksi bilmem kaç derecede yaşamaya çalışanlar için “kürkünü çıkar vicdanını giy” diyebilmek mümkün müdür acaba?
Bu gerçeklik altında, aldığı çinçilya kürkü Arabistan çöllerinde giyebilmek için klimalı AVM’lerde dolaşmaya çıkan kadınlar için söylenebilecek fazla bir söz olduğunu da sanmıyorum.
O halde geriye ne kalmakta, ucuz bir fırsattan istifade ile kürk hayvanlarının acımasızca katledilişinin yaratacağı vicdani duyguların istismar edilerek kullanılmasından öteye geçmeyen basit bir kampanya.
Gelinde, karşı çıkabileceğiniz deri giysilerde kullanmayalım, ette yemeyelim gibi kampanyaları oluşturun bakalım.
Kürk giymekle, deri etek giymenin ya da biftek yemenin ne farkı var acaba?
Maksat reklam olsun, birileri para kazansın.