İSTANBUL KIRMIZISI

Hiç bir şey aşktan önemli değildir.”

Yaşamını, İstanbul’dan sonra Roma’da sürdüren Ferzan Özpetek, “Kimi zaman iki vatan sahibi olmak yönümü şaşırmama neden oluyor mu, diye düşünüyorum. Hayır, yabancı olmak korkutmuyor beni. Ve zaten kendimi Roma’da Türk, Türkiye’de Romalı hissetmek hoşuma gidiyor.” diye anlatmaya başlıyor bizlere öyküsünü. Bu öykü kocaman bir yumak, bir örgünün ilmekleri gibi açıpta okunacak bir öykü. Aşkın öyküsü, kırmızının, ateşin öyküsü. Sigara paketinin kırmızısını görebilenlerin öyküsü.

Okumaya devam et

DÜNYA TARİHİNDE BİR KİTABIN SAYFALARINI KARIŞTIRMAK

Büyük Saray

Büyük Saray

Tarihte, insanlığa karşı söylenen yalanları yazmaya kalksak herhalde büyük ve kalın ciltli bir kitap olurdu. Üzerinde de altın yaldızlı kabartma harflerle YALANLARIN TARİHİ diye yazardı.

Demek ki, birileri ustaca söyledikleri yalanlarla diğerleri kandırmaya çalışmakta ve diğerleri de, bu yalanlara inanarak ya da inanmış gibi yaparak o birilerini sırtlarına alıp olanca ağırlıklarıyla taşımaya çalışmaktalar.

Ancak ustaca yalanlar söylenerek inandırılanlar, günün birinde söylenilenlerin yalan olduğunu anladıkları zaman sırtlarında büyük bir özveriyle taşıdıkları o büyük ağırlığı öfkeyle kaldırıp atıverirler. O halde yalanı sürdürebilmek ve yalanın, yalan olduğunun ortaya çıkmasını saklayıp gizleyebilmek en büyük başarısıdır yalan söyleyenlerin. Fakat yalanların birden bire ortaya çıkmak gibi kötü huyları vardır ve hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkarak söyleyenleri rezil ediverirler.

Okumaya devam et

BENİMLE OYNAR MISIN?

Benimle Oynar Mısın? Bülent Ortaçgil albüm kapağı

Kitap Eleştirileri” köşemizde bu kez, ünlü müzisyen Bülent Ortaçgil’in yaşamöyküsü ve müzik adına ortaya koyduğu tüm çabaları ile çalışmalarının ele alındığı, kapsamlı, derinlikli ve ülkemizdeki müzik ve müzisyenlerin yaşamlarına ışık tutan önemli çalışmalardan biri olarak Orhan Kahyaoğlu tarafından hazırlanan “Ayrı Düşmüşüz Yan Yana” adlı kitap konu olacak. Okumaya devam et

BİR ADA HİKAYESİ-1

IMMIGRANT SONG

Büyük usta Yaşar Kemal, yaşadığımız toprakları hepimize yeniden armağan ediyor. Denizlerinden adalarına, dağlarından ovalarına, göllerinden ırmaklarına, ormanlarından çiçeklerine, kelebeklerinden arılarına, güneşinden yıldızlarına ve en önemlisi insanlarına, Türk’ünden Rum’una, Ermeni’sinden Çerkez’ine, Kürt’ünden Yahudi’sine ve gelmiş geçmiş hepsine…

Bir kocaman yürek ki, tümünü kucaklayabilsin, hepsi birlikte yaşayabilsin diye bizlere armağan ediyor bu toprakları yazdığı destansı romanıyla.

İLK KİTAP

FIRAT SUYU KAN AKIYOR BAKSANA

Bir tek insan ne kadar acı çekerse bütün insanlar o kadar acı çekiyor demektir. Bir insanla birlikte bütün insanlık öldürülmüyor mu? Savaşa karşı savaşmak, öldürmeye karşı öldürmeden savaşmak bu toprakların yarattığı en güzel düşünce olmuştur. Yüzlerce, binlerce yıl bu topraklardaki insanlar savaşmamışlardır. Sonra, sonra da başka kavimler gelmişler Mezopotamya ya, bütün iyilikleri, güzellikleri, bütün güzel düşünceleri yakmış yıkmışlar, savaş, çirkinlik tohumlarını bu topraklara atmışlardır.

Dünyada kişi için doğup büyüdüğü yeri kaybetmekten daha büyük bir acı olamaz.”

Bu sözleri M.Ö 431 yılında Euripides söylemiş, söylemişte bu büyük acının önüne geçebilmek mümkün olmuş mu? Savaşlar, göçler, tehcirler, sürgünler, esaret ve zorunlu ikametler milyonlarca insanı yaşadığı topraklardan ayırmış, büyük acılarla yaşamaya mahkûm etmiştir.

Belki benim ve benim ailemin de Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu ülkeye gelerek yerleşmesiyle başlayan acıların bu günlere kadar şekilden şekle girerek devam etmesi bunları düşünmeme neden oldu.

Benim ailemde bir değil iki ada hikâyesi vardır, Girit’te başlayıp Kıbrıs ile devam edecek olan bu iki adanın öyküsünde ki büyük benzerlikler geçmişten bu güne yaşanılanları daha da güzel anlatacaktır. Okumaya devam et

KAHVENİN KAHPESİ

Kırk yıllık hatırı olan kahvenin bir de kahpesi mi olurmuş? Kahpesi olup olamayacağını bilmiyorum ama cinsiyet değiştirmiş şeklini, bizim gibi aklını cebine koyarak sokaklarda dolaşan milyonlarca insana bir güzel içirebilmekte olduklarını gayet iyi biliyorum.

Yalnızca cinsiyet değiştirmiş olanını değil, bir de cibilliyetsiz olanını bile içirebilmekteler. Okumaya devam et