RAHMİ KOÇ ÜÇAĞIZ’A TUVALET İSTEDİ

Şimdi şu satırları okuyalım,

Bir akaryakıt şirketi tarafından Antalya’nın Demre ilçesindeki Üçağız köyü 1,5 milyon TL. harcanarak yenilendi.

Rahmi Koç aynı şirketin yönetim kurulu üyesine Üçağız dünyanın en güzel yerlerinden birisi ama tuvalet sıkıntısı var gelen turistler mağdur oluyor. Oraya tuvalet kurabilir misiniz? Talebiyle yazmış olduğu mektubun ardından köye tuvalet kurmak için gelen şirket yetkilileri buraya hayran kalırlar. Şirket yönetim kurulu üyesi olan hanımefendi “Burası turizme kazandırılmak zorunda diye düşünerek acilen düğmeye basıp köyü yenilemeye başladık. Rahmi Beyin tuvalet talebini karşılayıp bıraksak 20 bin TL. masraf etmiş olacaktık” sözlerinin ardından Kültür ve Turizm Bakanı devreye girerek “Demre dünyanın en güzel noktalarından birisi. Burayı dünya miras listesine aday göstereceğiz. Ne olur bize yardım edin. İki konuda yardım istiyoruz. Halkımız ne olur evinin önünü temiz tutsun. Rahmi Beyin mektubu çok anlamlı ama burada Rahmi Bey gibi iş adamımızın evi bulunuyor. Biz, telgraf çekmekle yetinmeyip kendilerinin buraya gelip işin içine girmelerini, sahip çıkmalarını diliyoruz” açıklamasında bulunur. 

Gazetelerde, “Doğru olan hiçbir yan yok” başlığıyla verilen bir trafik kazası haberinde, sürücünün görme engelli ve ehliyetsiz olmasının yanında, yoldan aldığı bir travestiyle son sürat giderken direksiyon hâkimiyetini sarhoş olduğundan kaybederek bariyerlere çarpması ne kadar düşündürücüyse yukarıdaki satırlarda o kadar düşündürücüdür. 

Rahmi Beyin Üçağız’da bölgeye hâkim bir tepede bulunan evi buraya ziyarete gelenler tarafından bilinmektedir ancak bilinmeyen tarafıysa Rahmi Beyin prostat hastası olduğundan buraya helikopteriyle gelirken yol sebebiyle mesanesinde biriken idrarın bir an önce boşaltılması gerekliliğinden helikopterinden iner inmez girebileceği bir tuvaletin olmasını arzuladığından turistleri bahane ederek yazdığı mektubun içeriğidir. 

Bu konuya sazan gibi atlayan Kültür ve Turizm Bakanı’nın da Demre’yi dünya miras listesine aday göstermeden önce define bulabilmek üzere dinamitlerle talan edilen, tarihin insanlığa mirası olan Likya Mezarlarına Rahmi Beyin çişini edeceği tuvaletlerden daha fazla sahip çıkması gerekir.

Tıpkı Bodrum Pina Yarımadasındaki otel inşaatı gibi.

TARİH BİLİNCİ

Trafik Kanununa aykırı olsa da, arabaların arka camlarına yapıştırılan koca Osmanlı Tuğralarının işaret ettiği “Yeni Osmanlıcılık” kavramının tanımı hakkında henüz fikir birliği sağlanamadığı gibi ne olduğu hakkında da pek anlaşılır bir tanımlamaya rastlanamamaktadır.

Tarih hakkında ülkemizin en saygın isimlerinden olan İlber Ortaylı hoca konu hakkında şöyle demektedir “Yeni Osmanlıcık sözü bir endişe ve heyecandan çok laklakıyattır.”

Amcazade Hüseyin Paşa (Köprülü) Yalısı
Amcazade Hüseyin Paşa (Köprülü) Yalısı

Hocanın bir laklakıyat olarak değerlendirdiği “Yeni Osmanlıcılık” kavramı eğer sahip çıkılması gereken tarih bilinci olarak geçmişten günümüze gelen ve korunması gereken Osmanlı mirasını içeren bir kavram olsaydı bu görüntülerin olmaması gerekirdi.

Resimde görülen yalı Boğaziçi’nin en kıdemlisi, adeta duayen. Yalının önemi sadece mimarisi değil, burada gerçekleşen olaylardan kaynaklanıyor. 1699’da Karlofça Antlaşması’nın bu yalıda imzalandığı göz önüne alınırsa tarih bilincimiz hakkında ne kadar çok söz söyleneceği ortaya çıkıyor.

Arabaların arka camlarına Osmanlı Tuğrası yapıştırmanın bir mana taşımadığı, önemli olan ondan kalan mirası yaşatabilmenin gerçeğidir.

Kültür Bakanlığı bütçesinden karşılanan pek çok projenin yanı sıra böylesine önemli tarihi miraslara ödenek ayrılması bir laklakıyatında gerçeğe dönüşmesini sağlayacaktır herhalde.

Konuyla İlgili Diğer Yazılarım

  1. Tarih Bilinci (Devam)
  2. Cezayirli Hasan Paşa
  3. Müzeler
  4. Müzeler (2)
  5. Müzeler (3)
  6. Taksim’e Topçu Kışlası
  7. Atatürk Kültür Merkezi

DATÇA’DAN GÖRÜNTÜLER

Datça’ya giderken yolun sağ tarafında Ege, sol tarafında ise Akdeniz’in maviliklerini görerek koyların güzellikleri arasında ilerlerken kendinizi bir martı yerine koyarsınız.

Dünyanın en güzel koylarının bulunduğu sahillerimiz.

Dünyanın en güzel koylarının bulunduğu sahillerimiz.

Datça'da balıkçılara ait tekneler

Martıların güzelim koyların üzerinden uçarak geldiği Datça Limanında balıkçılara ait tekneler.

Okumaya devam et

EN YENİ ESKİ LOMOGRAPHY

Yeni pazarlama tekniklerini eskilere uygulamak, damaklarda kalmış eski tatları yeniden hatırlatarak, klasikleşen ve yeni tatlardan pek fazla haz almayan kitleleri de pazara çekerek tüketim hacmini arttırma çabalarından başka bir şey değildir.

Ülkemizde bu çabaların ilklerinden olan “Issız Adam” filminde yönetmen Çağan Irmak, Ayla Dikmen’in “Anlamazdın” isimli şarkısını kullandığı sahnesiyle başlayan analog – dijital tartışmasının ardından, 33’lük plaklar yeniden gündeme taşınarak internet siteleri aracılığıyla hızla toplanmaya başlandı. Çıkan gazete haberleriyle de körüklenen tartışma sayesinde bitpazarına bir anda nur yağdı. Okumaya devam et

ŞEHR-İ İSTANBUL

Yaşadığımız şehrin dünya üzerindeki konumu, büyük artının doğusunda olsa da bizler bir türlü yerimizin ne olması gerektiğine karar veremediğimizden, yalnız yerimiz değil hiçbir konuda karar veremediğimizden örneğin yönetimsel, eğitimsel, yaşamsal ve daha pek çok alanda karar sahibi olamadığımızdan içinde yaşamakta olduğumuz kaos bizleri yeraltında yaşamlarını sürdüren kör solucanlardan farksız kılmaktadır.

Belki de bu körlüğün nereden geldiğinin kaynağına inmeye çalışırsak karşılaşacağımız ilk durak Bitinya kıyılarında, denizle Kurbalıdere arasında yer alan küçük bir plato üzerindeki Halkendon’da kurulan ilk yerleşimlere ait izlerdir.

Halkedon’un kurulmasının sonrasında kahinlerin “körün karşısında yerleşmeleri” gerektiğini öğütlemeleri ile Halkedonluları da kör olarak nitelemiş olmaları mıdır acaba bu körlüğün kaynağı?

Tarihin derinliklerinden gelen bilgiler, belgeler ve önemli kalıtlar dahi bizleri aydınlatmaya yetmemektedir. Üzerinde yaşadığımız toprakların barındırdığı kültürel miras ile çağlar boyu üst üste konarak yaratılan değerlerde bizlere yol göstermekte yetersiz kalmaktadır.

Yaşadığımız şehrin adından başlayarak yola çıkarsak İmparator Büyük Constantinus, yeni başkentin kurulmasının “Tanrının emri” olduğunu söylüyordu. Constantinus’un kenti Konstaninopolis’in kurulması Roma İmparatorluğunu ikiye ayırmış Roma Batı’nın, Konstantinopolis Doğu’nun başkenti olmuştu.

İstanbul adının, kaynak ve kökenleri hakkında pek çok şey söylense de herhalde kurucusunun adı ile anılan Konstaninopolis isminin yüzyıllar içerisinde dilimizde yer aldığı şekil olması daha muhtemel görünmektedir. Okumaya devam et