FERİYE SARAYLARI

23 Ocak 2013 tarihinde çıkan yangın neticesinde, günümüzde Galatasaray Üniversitesi tarafından kullanılan bina, büyük bir hasara uğrayarak, muhafaza ettiği önemli tarihi mirasıyla, geride pek çok soru işareti bırakarak yandı.

Bilindiği üzere bu tarihsel alan içerisinde yer alan Çırağan Sarayı’da 20 Ocak 1910 tarihinde yanarak kül olmuş bu yangınında gerisindeki sır perdesi aydınlatılamamıştı.

İstanbul Boğazına ait eski bir görüntü

İstanbul Boğazına ait eski bir görüntü

Feriye Sarayı bugün İstanbul Beşiktaş ile Ortaköy arasında bulunan sarayların eski adı. Üç bölümden oluşan bu saraylarda padişahın uygun gördüğü hanedan mensupları ile kışlık dairesi bulunmayan kişiler otururdu. Yapı günümüzde Kabataş Lisesi ve Galatasaray Lisesinin ilk kısmı olarak kullanılmaktadır. İstanbul Boğazı kıyılarında Osmanlı Hanedanı için yaptırılan ilk saray 1856 yılında kullanıma açılan Dolmabahçe Sarayı idi. Daha sonra 1872 yılında Çırağan Sarayı yaptırıldı. Ancak bu iki saray da Osmanlı ailesine yetmeyince Çırağan Sarayı’yla Ortaköy Camii arasındaki kıyı şeridinde ek binalar yaptırıldı.
Okumaya devam et

TÜRKİYE’YE 12 OSCAR ADAYLIĞI

11 Aralık 2013 tarihli bir gazetenin haberine böyle başlık atılmış. 

Vay be, biz neymişiz de haberimiz yokmuş, bir gün Oscar ödüllerinin dağıtım töreninde, bütün hayali ve ideali Hollywood yapımı bir filmde rol almak olduğunu açıklayan oyuncumuzu elinde mikrofonla izleyince koltuklarımız kabarmıştı. Okumaya devam et

BİR REKLAM

Reklam sloganı şöyle;
Arçelikler çalışıyor, Türkiye tasarruf ediyor.

Nasıl bir ülkede yaşamaktayız ki, böylesine süper bir reklamla tüketici kitlesine yaklaşım sağlanabilmekte.

Evet, bende Ferrari almamakla 500.000-600.000 Euro tasarruf ediyorum. İyi ki Ferrari almıyorum yoksa halim ne olurdu. Okumaya devam et

İSTANBUL’DA BİZANS İZLERİ

Medeniyet tarihinde insan eliyle inşa edilerek, varlığı şaheser olarak kabul edilen dünya üzerindeki “7 Harika”dan söz edilir.

Bunun için bir sırlama yapabilmek çok geç de olsa artık ayakta kalan tek örnek Keops Piramit’idir.

Diğerleri ise afetler neticesinde yok olan;
Babil’in Asma Bahçeleri
Efes Artemis Tapınağı
Olimpos Zeus Heykeli
Rodos Heykeli
İskenderiye Feneri
Kral Mausollos’un Halikarnas’taki mezarı olduğudur.

Hepsinin ortak yanı, M.Ö. 4. yüzyılda Fenike’nin liman kenti Sidon’da yaşayan Antipatros’un ilk defa kendi çağında yeryüzünde mevcut olan 7 büyük ve güzel yapıtı, dünyanın 7 Harikası olarak tanımlamış olmasıdır. Antipatros eğer yaşadığı çağda dünyanın başka taraflarına gitme imkânı bulabilseydi belki de bu harikaların sayısı çok daha fazla olacaktı.

Günümüze ulaşan Keops Piramit’inden başka Dünyanın “7 Harikası” olarak adlandırılan eserlerden hiçbir kalıntı olmadığı gibi haklarındaki bilgiler de rivayetten öteye geçmemektedir. Elimizde ancak basılan paralar ya da efsane halindeki eski kayıtlardan toplanan bilgiler mevcuttur.

İnsanlığın çağlar boyunca hayran kaldığı büyük eserler, sanatçılara ilham verdiği gibi, onları geçme daha iyi ve daha güzelini yapma arzusunu da vermiştir. Tarihi açıklayan, insan gücünün ve kabiliyetinin tanıkları olan bu şaheserlere ilgi duymayan toplumlar yaratıcılıklarını kaybetmişler, içinde yaşadıkları kuşakların, medeniyet yarışında geri kalmalarına sebep olmuşlardır. Okumaya devam et

TAKSİM’E TOPÇU KIŞLASI

İstanbul’un en önemli meydanlarından birisi, adı siyasal ve sosyal tarihimizle nerdeyse özdeşleşmiş bulunan Taksim Cumhuriyet Meydanıdır.

İstanbul’un Bizans döneminden beri süregelen su derdine bir çözüm bulunabilmesi amacıyla, devrin padişahı I. Mahmut tarafından 1731 yılında Belgrat Ormanından bu bölgeye su getiren bir şebeke yaptırılır. Şebekenin ucu büyük bir su haznesiyle bitmekteydi. Haznenin yanına bir de maksem inşa edilerek, depoya gelen su, bu maksemden çeşitli semtlere paylaştırılıyor yani “taksim” ediliyordu. Zamanla bu sözcük hem su şebekesinin, hem semtin hem de daha sonraları meydanın adı haline gelecekti. Okumaya devam et