AŞKIN ÜÇ HALİ

Karasevda, başlangıçtaki heyecanlı kısımdır. Gerçek aşk da arkasından gelen sıkıcı bölüm.

Suyun halleri tanımı içerisinde diğer bileşiklerin aksine, iki hidrojen ve bir oksijenden oluşan bu bileşiğin farklı isimleri kullanılır. Katı hali için buz, sıvı hali için su ve gaz hali için buhar adını alır. Su, dünya üzerinde bu üç hal arasında döngü halindedir. Katı halden sıvı hale geçiş erime veya sıvılaşma, sıvı halden gaz haline geçiş buharlaşma veya kaynama, gaz halden sıvı haline geçiş yoğunlaşma, sıvı halden katı hale geçiş ise donma olarak adlandırılır. Tabi bütün bu hallerin, aşkın üç hali ile hiç bir ilgisi yoktur. Okumaya devam et

AÇIK HAVADA YAZILAN ŞİİR

Yaz gecesinin sıcağında, beyaz gömleğinin kollarını kıvırarak oturduğu, küçük bahçesinde duran masasının üzerindeki daktilosundan çıkan tıkırtı sesleri etrafa yayılır, dudağına yapışmış, külü sarkan sigarasından çektiği derin bir nefesle yazmaya devam eder, başının üzerinde sallanmakta olan lambanın sarı ışığında, sinekler, sivrisinekler ve pervaneler dönerdi. Okumaya devam et

SAKLAMBAÇ

Heyecanla beklemekte olduğu e-postanın geldiğini, telefonundan çıkan bildirim uyarısının sesinden anladı. Her gelen e-posta ya da SMS mesajından sonra, dayanılamaz bir sigara içme isteği gibi o sesi duyduğu zaman telefonuna alelacele bakıp, ne mesajı ve nereden ya da kimden geldiğini görmezse rahat edemiyordu. Ama bu sefer biliyordu gelen mesajın ne olduğunu ve kimden geldiğini. Bir süredir yazışmaktaydılar, sıra tanışma aşamasına gelmiş, ilk randevu zamanı ve yerini belirlemek üzere beklediği e-posta olduğunu anlamıştı. Birkaç dokunuşla, gelen kutusundaki koyu renkli olarak görülen en son okunmamış mesajı açtığında “Yarın, Bostancı vapur iskelesinin yanındaki kafenin girişinde, saat 11.00 de buluşalım” yazıyordu. Okumaya devam et

MY WAY

Yollar hep bir yerlere götürmekte insanları. Bir yerlere gidebilmek, bir yerlere ulaşabilmek, görmediği, bilmediği yeni coğrafyaları, yeni evrenleri keşfetmek üzere yollara düşmüş var olduğu günden bu yana tüm insanlar.

Bir arayış ya da macera tutkusu bu öykünün başlangıcı olmuş, hep uzaklara daha uzaklara gidebilmenin dayanılmaz çekiciliğiyle yollara çıkmış, bazen yeni yerlere, bazen dönüp dolaşıp yola çıktığı yerlere geri dönmüş.

Aramakla başlıyor yolların tümü, önce kendini, sonra dünyayı ve yaşamını arayıp bulmaya çalışıyor insan. Okumaya devam et

BİR TREN YOLU ÖYKÜSÜ

Anılarda kalan güzel günlerin, eski tren yolu hattı gibi sökülüp bir kenara atıldığının resmidir.

Annelerinin eve dönmesini bekleyen iki çocuk, kapının eşiğindeki basamağın üzerine tebeşirle çizdikleri yola koydukları çakıl taşları ile düğmeleri, bakla falına bakan Çingene kadının elindeki rengi kararıp kuruyan bakla tanelerini önüne açtığı beze dizdiği gibi iteleyip duruyorlardı.

Çakıl taşları yoldaki araçları, düğmeler ise trenleri anlatıyordu. Okumaya devam et